I translated a news piece published at Nature titled “Can Islamic scholars change thinking on climate change?”. I think this is an important call for action regardless of what effect it might achieve. Islam, as being a religion that has 1.6 billion believers worldwide, can be instrumental when it comes communicating messages confirmed not also by faith but also by science. Please continue to read in Turkish.

900px_GettyImages-72389658

Credits: Chris Hondros/Getty Images

İslam bilginleri (Müslümanların) iklim değişikliği hakkındaki düşünceleri(ni) değiştirebilir mi?

Yazarlar: Davide Castelvecchi, Quirin Schiermeier & Richard Hodson
Çeviren: Arif Cem Gundogan, King’s College London
19 Ağustos 2015

Deklarasyon Müslümanları sera gazı salımlarını azaltmaya davet ediyor.

İslam bilginleri, dünyadaki 1.6 milyar Müslümana fosil yakıt kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak için daha çok çaba göstermeye davet etti.

Politikacıların Paris’te uluslararası bir iklim anlaşmasını şekillendirmesine dört aydan daha kısa bir süre kala İslam bilginleri insan kaynaklı (antropojenik) iklim değişikliği ile mücadelenin aciliyetini gündeme taşıdı.

“Bu ivmede bir iklim değişimi sürdürülemez ve gezegenin ahengi (mizan) kaybolmak üzere!”

Küresel İklim Değişikliği Hakkında İslami Deklarasyon, bir grup akademisyen, Müslüman bilgin, ve uluslararası çevre politikası uzmanı tarafından İstanbul’da düzenlenen İslam ve İklim Değişikliği adlı sempozyumda duyuruldu. Deklarasyonda yaklaşık 1.6 milyar Müslüman fosil yakıt kullanımından kaynaklanan sera gazı salımlarını aşamalı olarak sona erdirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmaya davet edildi. Katoliklikten farklı olarak İslam dünyasında merkezi bir otorite bulunmuyor ancak deklarasyonda Müslümanlara iklim değişikliği ile mücadelenin aynı zamanda dini bir görev olduğu belirtiliyor.

Peki deklarasyonun amacı ve yaratabileceği etki nedir?

Özetle deklarasyon uygarlığın ve ekosistemlerin sarsıcı biçimde olumsuz bir şekilde etkilenmemesi için fosil yakıt kullanımından kaynaklanan iklim değişikliğinin acilen sona erdirilmesi gerektiğinin altını çizmekte.

“Bu ivmede bir iklim değişimi sürdürülemez ve gezegenin ahengi (mizan) kaybolmak üzere!” uyarısı yapılan deklarasyonda altı çizilen bir diğer nokta ise şu oldu: “Fosil yakıt kullanımından kaynaklanan aşırı kirlilik işleyen bir iklim sistemi, içimize çekebildiğimiz ve sayesinde nefes aldığımız temiz hava, mevsimler ve yaşayan okyanuslar gibi Allah tarafından insanlara sunulan hediyelerin yok edicisi olabilir”.

Deklarasyonda, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) 2014’teki raporuna atıfta bulunarak Dünya sistemi bileşenlerinin geri döndürülemez ve olumsuz değişimler yaşadığına değiniliyor. Uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinin yavaş işlediğinden de bahsedilen deklarasyon çerçevesinde 2012 yılında Kyoto Protokolü’nün yerini alması gereken bir anlaşma çerçevesi çizilmesi eleştiri konusu olurken, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm ülkeler daha fazla sorumluluk almaya davet ediliyor.

Deklarasyon ne derece etkili olabilir?

Washington DC merkezli düşünce kuruluşu World Resources Institute (WRI)’a göre nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Endonezya, şayet arazi kullanım değişimi ve orman kayıplarından kaynaklanan salımlar dikkate alınırsa en yüksek miktarda salım yapan ilk 10 arasına girmekte. Adanın karbon ayak izinin büyük oranda ormansızlaştırmadan ve karbon-zengin turba bataklıklarının kurutulmasından kaynaklandığı belirtiliyor. Hindistand da -Müslüman olmayan ve fakat geniş bir Müslüman nüfusuna ev sahipliği yapan bir ülke olarak- ilk 10’a giren ülkelerden. Her ne kadar diğer İslam ülkeleri, özellikle Basra Körfezi’nde yer alan başlıca fosil yakıt üreticileri iklim değişikliği ile mücadele anlamında küçük katkılarda bulunsalar da en yüksek kişi başı ı oranlarına sahipler. Bunda enerji-yoğun yaşam biçimlerinin (klima, deniz suyundan içme suyu üretmek gibi) büyük etkisi bulunuyor.

“Bu çağrımızın yanıt bulacağına ve salım azaltımına etki edeceğine inanıyorum”. Saleemul Huq, Uluslararası İklim Değişikliği ve Kalkınma Merkezi (ICCCD) Yöneticisi

Bu gibi ülkelerdeki değişim küresel ölçekte çok büyük önem arz ediyor, diyor deklarasyonun yazarlarından birisi ve Bangladeş’te bulunan Uluslararası İklim Değişikliği ve Kalkınma Merkezi (ICCCD) yöneticisi olan Saleemul Huq ve ekliyor: “Bu çağrımızın yanıt bulacağına ve salım azaltımına etki edeceğine inanıyorum”.

George Washington Üniversitesi’nden, İslam’ın çevre üzerine öğretileri hakkında yazılar kaleme almış Basra doğumlu teolog Seyyed Hossein Nasr deklarasyonun asıl değerinin Müslümanlara “doğanın safi bir makine olmadığı, ruhsal bir anlamı olduğunu” hatırlatmasında yattığını düşünüyor ancak deklarasyonun hükümetlerin politikalarını ne derece etkileyeceği hakkında biraz şüpheci.

İslam alemi iklim değişikliği ile mücadelenin arkasında mı?

Petrol zengini bazı ülkeler, buna Suudi Arabistan da dahil, geçmişte fosil yakıtların kullanımının kısıtlanması konusuna çekinceli yaklaşmışlardı. Bu duruşları Aralık ayında Paris’te düzenlenecek iklim zirvesinde salım azaltımı hedefleri noktasında sıkıntılar yaratabilir. Fakat bazı Müslüman yoğun nüfuslu ülkeler, örneğin Pakistan ve Bangladeş, aşırı sıcaklar ve aşırı yoğun yağışlar ile mücadele ederken bir diğer yandan ivmeli şekilde artan deniz seviyesinin olumsuz etkileri ile boğuşuyor. Bu tehditlerin farkında olan Bangladeş ülkenin kırsal alanlarına hane kullanımı için 3.5 milyon güneş paneli kurulumu gerçekleştirdi. Birleşik Arap Emirlikleri’nde yer alan Abu Dabi şehri güneş enerjisi araştırmaları için bir çekim merkezi yarattı.

“Bütün dinler iklim değişikliği hakkında konuşuyor” David Shreeve, İngiltere Kilisesi Baş Piskoposluk Konseyi çevre danışmanı

Diğer inanç sistemleri iklim değişikliği konusunda nerede duruyor?

Müslüman alemine yapılan bu çağrı dini liderler tarafından son zamanlarda yapılan tek çağrı değil. Geçtiğimiz haziran ayında Papa Francis’in dünyadaki 1.2 milyar Katolik’e benzer bir çağrıda bulunduğunu ve tüm dünyadaki piskoposlarına 192 sayfalık bir genelge (encyclical) gönderdiğini biliyoruz. Bunun bir gün sonrasında ise Birleşik Krallıktaki inanç liderleri ilkini 2009’da yayımladıkları İklim Değişikliğine İlişkin Lambeth Deklarasyonu’nu güncelleyip tekrar yayımladı.

Bu üç deklarasyon pek çok alanda fikir birliği içinde ve iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğu gerçeğinin altını çizmekteler. Özellikle zengin ülkelerin daha fakir (ve daha az korunaklı, daha çok savunmasız) ülkelere destek verilmesi daveti yapılmakta.

“Bütün dinler iklim değişikliği hakkında konuşuyor” diyor, İngiltere Kilisesi Baş Piskoposluk Konseyi çevre danışmanı David Shreeve. Müslümanların bu deklarasyonu yayımlamış olmasını çok olumlu buluyor ve ekliyor: “İnancınız ne olursa olsun, iklim değişikliği ile ilgili endişelerimiz olduğunu dillendirmemiz gerekiyor”.

Kaynak: Nature, doi:10.1038/nature.2015.18203